0 Kedi Babası


Kedilerden korkuyorum. Annem hayvanları sevmeyi öğretti kardeşimle bana. Yılanım bile oldu ama ben kedilerden korkuyorum. Çünkü ben çocukken yanından geçtiğim çöp bidonundan gürültülü bir çığlıkla fırlayan kedi, gözüme teğet geçti.

Sokaklarda masası olan restoranlarda oturamıyorum. Kediler gelip ayaklarıma sürünecek diye korkuyorum. Arkadaşlarımla banklarda oturamıyorum. Kucağıma bir kedi sıçrar da dizlerime postu serer diye korkuyorum. Arkadaşlarımdan utanıyorum.
Aradan yıllar geçiyor. Âşık olduğum bir kadın var. Ben ona âşık o bana arkadaş. O bir firari. Evimde saklıyorum onu. Sahte pasaportu ayarlansın evimden de kaçacak. Bebek bir kedisi var. “Ben gidince” diyor “Bu kedi senin olsun”. Bebek kediden bile korkuyorum. Sorumluluk almaktan korkuyorum. Bebek kedi saçımı emerek uyuyor. Saçımın karasında kedi kayboluyor. Âşık olduğum kadın kaçıp kayboluyor. Kedime “Zifir” diyorum. O beni babası belliyor, saçımı emip uyuyor.

Kedilerden anlamam. Kitaplar alıp okuyorum. Öğreniyorum. Kedileri tanımam. Onunla nasıl oynayacağımı bilmiyorum. Kendi kedimden korkuyorum. Elime aldığım paket lastiğini iki parmağım arasında çevirip ona atıyorum. O tutup bana getiriyor. Koca bir kış geçiyor. İkimiz de bunu oyun sanıyoruz. Büyüyoruz.

Bir gün Zifir masanın üzerinde gözlerini boşluğa dikip kekelemeye başlıyor. Aklımı yitiriyorum. Kedim “Sara Hastası” oldu diyorum. Veterineri arıyorum. Veteriner gülüyor. “Sinek görmüştür” diyor. Sineği görüyorum. Gülüyorum. Kedim sara değil seviniyorum.

Az gidiyoruz uz gidiyoruz. İki ev değiştiriyoruz. Kedim evi değil beni seçiyor. Firar etmiyor. Ben âşık oluyorum. Oyun bilmez bir adamın oyun bilmez vahşi kedisi evini, yatağını âşık olunan kadınla paylaşıyor. Kedim kadını defalarca paralıyor. Kadın aşk dolu, sevgi dolu. Yılmıyor. Kalıyor. Kızım yavruluyor. Kadın bebekleri biberonla emziriyor. Zifir kadını seviyor. Ben kadınla evleniyorum.

Kadın “Bebeğimiz olsun” diyor. O her izlediği filmde bir delikanlı, bir kız, bir çocuk gördükçe “ Bak bizim çocuğumuz olsa buna benzer” diyor. Yılmıyorum. Kadın yılıyor. “O zaman bu yavru benim olsun” diyor. Artık iki kedili bir aile oluyoruz.

Tüm tanıdığım anneler durmadan “Yavrulayın” diyor. En yakın arkadaşımın annesi ağıt yakıyor. “Aldın babayiğit kadını ettin onu kedilerin anası…”. Gülüyoruz.
Kedilerden korkmuyorum artık. Onlarca yavrumuz oluyor. Onları Türkiye’nin dört bir yanına dağıtıyoruz. Racon kesiyoruz. “Şu marka mama ile besleyeceksiniz” “Pencerelerinize tel taktıracaksınız” “Sokağa atmayacaksınız”… Her tatilimizde, Kaş’ta artan siyah kedi nüfusundan soyumuz sürercesine gurur duyuyoruz.
Evvel zamana masal oluyor. Ağlayarak boşanıyoruz. Çocuklar analarını özlemesin diye yatağın üstünde ondan kalan jartiyer, sütyen iki parça bir şeyi tutmayı ihmal etmiyorum. Kızım çoğu kez saçımı boş verip annesinin iç çamaşırı üstünde yatıyor.
Kedilerim ve ben birlikte yaşlanıyoruz. Unuttum bir anda, şurada kedilerin şarkısı dinleniliyor.

0 Ahkâm: